Bu yazıyı kimler okuyacak bilmiyorum, tahmin edebildiğim her bir okuyanın en az bir öğretmeninin olduğu ve onunla ilgili çeşitli anıları biriktirdiğidir.
Benim ilk öğretmenim annem, ondan çok şey mi öğrendim, onunla çok az zaman geçirdiğim için çok şey öğrenmek isteyip pek çok şeyi ona mı mal ettim bilmiyorum, ama ondan çok iz taşıdığım kesin.
Sonra okullu oldum, okullu olmak anne ayrılığıyla eş zamana denk düşse de okuldaki öğretmenlerimi de sevdim geneli iyi pek çok anı biriktirdim onlara dair. Ve yıllardır izlerini taşıyorum her birinin ayrı ayrı. Sonra "öğretmensin sen" deyip sayısını tam hatırlamadığım 35 mi idi yoksa 40 mı ya da fazla genç adayını teslim ettiler gençliğinin başındaki bana. Kim öğretmendi, onlar mı ben mi? Kayıtlar, resmiyet benim öğretmen olduğumu söylese de o kadar çok şey öğrendim ki onlardan her birini öğretmenim belledim. İşte bu yüzdendir öğretmenliğimin ilk yılında bir dersten borçlu geçip ikinci yıl da aynı dersten yeniden kalınca o zamanki yönetmelikler gereği okuldan atılan Ali'yi onca yıldır içim sızlayarak anmam. Ve yine bu nedenledir gençleri, çocukları kendime çok yakın bulmam, gözlerindeki pırıltıyı hiçbir şeye değişmemem.
Sonraki yıllarda da durum değişmedi,yeri geldi satranç yeri geldi Türkçe-edebiyat ben öğretme çabasında olsam da onlar bana çok şey öğrettiler, birlikte öğrenip geldik bu günlere. Okumayı sevdik, şiir dinletileri de cabası. Yazdıklarımızı kitaplaştırdığımız da oldu, yazacak tek kelime bulamadığımız da... Hiç edebiyat kaygısı taşımadan o andaki durumu anlattığımız da....
Doğrudan dersine girmesem de hatta gönderdiği email olmasa varlığından haberim bile olmayacak gencecik bir okul müdürümüzün yazdıkları gibi...
"127 öğrencili yeni bir okulun müdürüyüm, okulun 2. yılı, bu nedenle sınıfları boş!" (Bu okulun nerede olduğunu ben sorunca söylüyor. Hem böyle bir okulun hangi köyde olduğunun ne önemi olabilir ki önemli olan böyle bir okulun olması.)
Neler yapılabilir uzakta, çok uzakta yolu stabilize olan bir köy okuluna.
Kütüphane kurmak nasıl olurdu?
Ya da daha fazlası... Fotoğrafa dalıp gidiyorum... Gencecik yüreklere ulaşmak lazım... Biliyorum bu işin içinden tek başıma çıkamam. Bunun yolunu da en iyi sizler bilirsiniz. Hiç gitmediğiniz bir dağ köyünde hiç görmediğiniz bir çocuğun dünyasına kitaplarınızla ışık olmak istiyorsanız ya da sizin bildiğiniz daha iyi bir yol varsa mesaj ya da email olarak FYAkademi'ye ulaşın. Biz de topluca okula ulaşalım. Ulaşalım ki Öğretmenler Günümüz daha bir anlam kazansın.